Lejyoner Hastalığı Nedir, Nasıl Bulaşır, Tedavisi
Durgun sularda ve 25-45°C sularda bakteri oluşabilir. Lejyonella hastalığı “legionella pneumophilla” olarak adlandırılan bakterinin neden olduğu bir tür “akciğer enfeksiyonudur“.
Leijyonella bakterisi nemli ve sulu ortamlarda yaşar ve çoğalır. Lejyoner hastalığının önemli risk faktörleri kişinin solunum direncini veya genel vücut direncini zayıflatan etkilerdir. Lejyonella bakterisi için en uygun sıcaklık 37°C ‘dir. 37°C sıcaklıkta ve uygun ortamda 2 saat içinde 2 katına kadar çıkabilir. Üremesinin durduğu sıcaklık 46°C’dir. 50°C’de ise ancak birkaç saat yaşayabilir. 60°C-70°C arasında yaşama şansı çok azdır. Boyler de lejyonella bakterisinin yaşayıp üremesi için uygun bir ortamdır. Lejyonella bakterisine karşı çeşitli dezenfekte yöntemleri geliştirilmiştir. Bunlar; “Isıtma ve yıkama”, “klorlama”, “ozonlama”, “yoğun ultra viyole ışığı ile muamele etmek” ve “anot oksidasyonudur”.
En yaygın bulaşma yolu binalardaki sıhhi tesisat ve klima tesisatıdır.
Solunabilen aerosolde (pulverize haldeki su ile hava karışımında) su tanecik büyüklükleri 1-5 mikron çap aralığındadır. Lejyonella hastalığının oluşabilmesi için, lejyonella bakterisiyle kirlenmiş suyun aerosol halinde solunması gerekir. Hastalık riski; solunum bakteri sayısı, solunum hızı ve süresiyle artmaktadır.
Lejyonella hastalığının riskinin azaltılması için bazı öneriler aşağıdadır ;
• Duşlar, dış başlıkları ve musluklar rutin olarak temizlenmeli, tortulardan kireç ve biofilm tabakalarından arındırılmalıdır.
• Kullanma suyu filtreleri 1-3 ayda bir temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
• Boyler su sıcaklığının belirli sürelerle 65°C’ye çıkarılması gerekmektedir.
Tesisatta lejyonella üremesine uygun olan sistem ve elemanlar şunlardır;
• Soğutma kuleleri
• Buharlaşma kondenserler
• Duşlar
• Terapi havuzları, jakuziler
• Nemlendiriciler(özellikle sulu tipler)
• Süs havuz ve çeşmeleri, fiskiyeler
• Kullanma suyu ve spreyler
• Sprinkler sistemi (yangın söndürme sistemleri)
• Bina dışında bulunan su depoları (plastik, metal v.b.) güneş ışığı ile ısındıkları için potansiyel
ortam oluştururlar.
TEŞHİSİ VE TEDAVİSİ
Lejyoner hastalığı genellikle hafif bir baş ağrısı ve kırgınlık hissiyle başlar ve bir günden daha az bir süre sonra hızla artan ateş ortaya çıkar. 24 ile 48 saat içerisinde ateş bu hastalıktan etkilenen şahısların yaklaşık yarısında 40 dereceye çıkar. Birçoğunda titremeli üşüme nöbetleri görülür.
Hafif ve kuru bir öksürük genellikle ilk başlarda görülür ve birkaç gün içerisinde gittikçe kötüleşir. Öksürükle balgam da görülebilir. Bu türden insanların yaklaşık yüzde 20’si kanlı balgam çıkararak öksürürler. Diğer ortak belirtiler nefesin daralması, göğüste ağrı ve kas ağrısıdır. Bu hastalığa yakalananların yaklaşık dörtte birinde bulantı ve kusma, ishal ve karın ağrısı da dahil olmak üzere bağırsak ve mide ile ilgili belirtiler de görülür. Ateş kaybolduktan sonra birkaç gün süreyle akciğerler kan veya su toplamış vaziyetlerini sürdürürler.
Lejyoner hastalığını teşhis etmek için doktorunuz göğüs röntgeninizi isteyecek ve bakterinin var olup olmadığını belirlemek için kan ve mukus örnekleri isteyecektir.
LEJYONER HASTALIĞININ ÖNEMİ
Lejyoner hastalığı hastanede yatmayı gerektirecek kadar ciddi bir akciğer iltihaplanmasına neden olacak şekilde oldukça tehlikeli ve öldürücü bir hastalıktır. Bu türden insanların birçoğunun iyileşmesine rağmen hastanede yatan şahısların bazıları olayların yaklaşık yüzde 15’inde öldürücü olacak şekilde solunum yetersizliğinden rahatsız olmuştur.
TEDAVİ
Hastanede yatmak gerekli olabilir. Ayrıca yüksek ateş nedeniyle vücutta sıvı kaybı olduğundan dolayı damarlardan sıvı verilmesi de gerekli olabilir. Ayrıca destekleyici oksijene de gereksinim duyabilirsiniz.
İLAÇ TEDAVİSİ
Çeşitli antibiyotiklerin lejyoner hastalığına karşı yararlı olduğu düşünülmektedir. Erythromycin’in en emin ve en etkili antibiyotik olduğu düşünülmektedir.
Hafif ve kuru bir öksürük genellikle ilk başlarda görülür ve birkaç gün içerisinde gittikçe kötüleşir. Öksürükle balgam da görülebilir. Bu türden insanların yaklaşık yüzde 20’si kanlı balgam çıkararak
öksürürler. Diğer ortak belirtiler nefesin daralması, göğüste ağrı ve kas ağrısıdır. Bu hastalığa yakalananların yaklaşık dörtte birinde bulantı ve kusma, ishal ve karın ağrısı da dahil olmak üzere bağırsak ve mide ile ilgili belirtiler de görülür. Ateş kaybolduktan sonra birkaç gün süreyle akciğerler kan veya su toplamış vaziyetlerini sürdürürler.
Lejyoner hastalığını teşhis etmek için doktorunuz göğüs röntgeninizi isteyecek ve bakterinin var olup olmadığını belirlemek için kan ve mukus örnekleri isteyecektir.
LEJYONER HASTALIĞI NASIL BULAŞIYOR ?
Klima yoluyla bulaşan en önemli hastalık klima hastalığı olarak ta adlandırılan lejyoner hastalığıdır.
Lejyoner Hastalığı ilk olarak 1976 yılında Pensilvanya Lejyonerlerinin yaptığı bir toplantıda bulunan kişilerde görülmüş ve toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Lejyoner hastalığı, Legionelle Pneumophilia adlı bir bakterinin sebep olduğu bir zatürredir.
Bu bakteri, klimaların filtre sistemlerinde, uygun nem ve ısıda çoğalıp buralardan ortam havasına dağılmaktadır. Salgınlar sıklıkla otel ve hastanelerde olmakla birlikte, tek tek vakalar olarak ta bildirilmiştir. İnsandan insana bulaştığı görülmemiştir. Akciğerlere girişi için saptanan en önemli yollar, solunum cihazları, havalandırma sistemleri ve hastanelerde solunum yollarına uygulanan birtakım işlemlerdir.
Dolayısıyla, klimatize büyük otel ve işyerlerinde çalışanlar, havalandırma işlerinde çalışan kişiler ve sağlık personeli riskli gruplardır. Bakteriyi alan kişinin vücut direncide hastalığın oluşmasında önem taşır, şeker hastaları, alkolikler, kemoterapi hastaları, kronik böbrek ve akciğer hastalığı olan kişilerde oluşumu daha yüksek oranlardadır. En Yaygın kolaylaştırıcı faktör sigara içilmesidir.
Bu hastalarda tipik zatürreden farklı olarak, akciğere ait şikayetler ön planda değildir.
Yaygın kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, huzursuzluk ve ateş ön plandadır. Bunun yanı sıra başlangıçta kuru öksürük hastaların önemli kısmında görülür, bulantı kusma, ishal gibi sindirim sistemi bulguları da yaygındır, bunlara ek olarak ajitasyon, konsantrasyon bozukluğu ve hatta koma bile görülebilir.
Hastalığın teşhisinde birtakım serolojik laboratuar bulguları yardımcı olabilir. Tedavisi uygun doz ve süre ile uygulanacak antibiyotiklerle yapılır.
Klimaları yoğun olarak kullandığımız günlerde, yukarıda bahsedilen bulguları basit bir gribal enfeksiyon olarak değerlendirmeyip bunun klimaya bağlı bir zatürre olabileceğini akılda bulundurup tetkikler için uzman bir doktora başvurmakta fayda vardır.
Klimalardan bu hastalık dışında, özellikle iyi temizlenmeyen klimalarda üreyebilecek olan küf mantarlarının alerjik rinit ve alerjik astıma sebep olabileceği de unutulmamalıdır.
Araçlardaki klimaların da doğru kullanılmaması sonucunda da sinüzit, kulak iltihapları ve yüz felci gibi sorunlara neden olabilmektedir. Bu yüzden araçlarda klima kullanırken havanın direkt yüze ve göğse değil ön cama doğru yönlendirilmesi bu sorunların oluşmasını engelleyecektir.